oprak ve su kaynakları, arazinin yanlış kullanımı, kimyasallar ve erozyon gibi nedenlerle zarar görebiliyor. Bu nedenle toprağın kalitesini artıran uygulamaların önemi her geçen gün artıyor. Bitkisel veya hayvansal kökenli biyokütlelerin 400 ila 700 derece sıcaklıkta, oksijensiz bir ortamda değişime uğratılmasıyla elde edilen biocharın tarım arazilerinde kullanımı, bu uygulamalardan biri olarak öne çıkıyor.

Çevre alanında farklı konularda çalışmaları bulunan Prof. Dr. Volkan Dündar, AA muhabirine, biocharın iklim değişikliği, kuraklık, toprakların çoraklaşması gibi olumsuz etkileri geriye döndürmek için etkili bir yöntem olduğunu söyledi.

Güney Amerika'nın önemli su kaynağı Amazon Nehri havzasında görülen, koyu renge sahip, yüksek karbon ve organik maddeler içeren "Terra Preta" denilen verimli toprakların keşfedilmesi sonrasında biocharın öneminin anlaşıldığını vurgulayan Dündar, bu ürünün dünyanın her yerinde toprak düzenleyici olarak kullanıldığını belirtti.

Dündar, şu bilgileri paylaştı:

"Biochar, gözeneklerinde çok miktarda azotu, amonyumu, nitratı, karbonu, organizmayı ve suyu toprağın içinde tutarak topraktaki canlılığı ve verimliliği bin yıllarca sürecek şekilde artırabiliyor ve bu sayede daha çok bitkiyle havadan daha çok karbondioksit çekme şansımız oluyor. Bu gıda sıkıntısını, çölleşmeyi, susuzluğu azaltma konusunda da çok yararlı bir yöntem. Örneğin bugün kullanılabilir tatlı suyun yüzde 70'ini neredeyse tarımda kullanıyoruz ve bir süre sonra bu, topraklarımızın tuzlanmasına, çoraklaşmasına ve çölleşmesine neden olacak. Biochar tarımda su kullanımını önemli ölçüde azaltarak toprakta büyük miktarda nem tutacağı için bize bu döngüyü kırma şansını da verecektir."

"Gübre ihtiyacı azalıyor, verim artıyor"

Sırf tarım faaliyetleriyle atmosfere salınan karbondioksit miktarının, tüm karbondioksit emisyonunun yüzde 10'unu oluşturduğunu aktaran Dündar, 1 gram biocharın içinde 1000 metrekare yüzey oluşturacak küçük odacıklardan oluşmuş saf karbon olduğunu, biocharın toprağa gömülmesiyle önemli miktarda karbonun, saf karbon olarak toprağa gömülmüş olacağını aktardı.

Dündar, biocharın çevreye sağladığı faydalarla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

"(Biochar ile) Toprakta suyu tutarız, daha az sulama ihtiyacımız olur. Toprağa verdiğimiz kimyasal veya organik kompost şeklindeki minarelleri daha uzun süre tutarız, toprakta çürüme nedeniyle oluşabilecek metan gazını engelleriz. Özellikle toprağı sürme sırasında ortaya çıkan nitröz oksit gibi çok zehirli sera gazlarının oluşmasını engelleriz, topraktaki organik maddenin canlılığının daha uzun süre sürmesini sağlarız. Bu sayede de tarımda daha az girdi kullanarak daha çok ve sürdürülebilir verim elde etme şansı kazanırız. Tarımı yapan kişinin cebinden daha az para çıkar, daha zengin ve daha sağlıklı ürün elde eder."

Biochar kullanımıyla, geniş çaplı tarımda ilk yıl için gübre ihtiyacının yüzde 10 azaldığını, verimin ise yüzde 120'ye varan oranda arttığını kaydeden Dündar, "Bu oranları yıllar içinde daha da yükseltebilirsiniz. Yıllar içinde biocharınızı zenginleştirdiğiniz zaman toprağınızda artık hiç gübre kullanmayacak noktaya gelebilirsiniz ve veriminizi de yüzde 120 değil yüzde 270'e kadar çıkarma şansınız da olacaktır ama bu tabii ki sistemin oturmasıyla, topraktaki canlılık sisteminin, ekolojik zenginliğin ve çeşitliliğin oluşmasıyla zaman içinde adım adım artacak bir şeydir." dedi.

"Doğal kaynakları akılcı kullanmanın adımlarından biri"

Özellikle çiftçilerin, kullandıkları toprağın kalitesini artırmak için biocharı uygulaması gerektiğini dile getiren Dündar, çok fazla para harcamadan eldeki imkanlarla biochar yapmanın mümkün olduğuna dikkati çekti.

Dündar, "Kullanabileceğimiz iki yöntem var. Bir tanesi kontiki çukuru. Kontiki, Güneydoğu Asya'da, kesik bir koni şeklinde çukur oluşturmak anlamına geliyor. Toprakta da yapabiliyoruz bunu, bir metal kazanda da yapabiliyoruz. Metal çok pahalı. Toprakta bir kazma kürekle biz kolayca bunu yapabiliyoruz. Üstten yanmalı biochar sobası yaparak da biochar yapılabiliyor." diye konuştu.

Doğal kaynakları akılcı kullanmanın ve verimi artırmanın önemli adımlarından birinin, organik maddeleri atmak yerine bunlardan biochar elde etmek olduğunu ve bu ürünün pek çok farklı kullanım alanı bulunduğunu ifade eden Dündar, "Binlerce lira verip alınan, içinde kimyasallar olan ve suyun canlılığını öldüren su filtreleri kullanmak yerine bir bidonun içine kum, çakıl ve biochar koyarak suyunuzu bunun içinden geçirerek sağlıklı bir su elde etmeniz mümkün." tavsiyesinde bulundu.

"Biochar odun kömürüyle aynı şey değil"

Permakültür alanında faaliyet gösteren Bonaterra adlı firmanın kurucu ortağı Adem Kahrıman, biocharı yaklaşık 6 ay önce uygulamaya başladıklarını söyledi.

Kahrıman, pirinç, şeker ve sütten yaptıkları "lactobasil" adı verilen bir tür mayayı biocharın içine basarak içi yararlı birçok organizmayla dolu bu ürünü kümeste ve toprakta kullandıklarını bildirdi.

Biochar üretiminde hem "kontiki çukuru" adı verilen yöntemi hem de biochar sobasını kullandıklarına, bu esnada ateşin üstünde başka bir şey daha yapıp en az iki fayda sağladıklarına değinen Kahrıman, şöyle devam etti:

Tatil planı yapanlara önemli uyarı Tatil planı yapanlara önemli uyarı

"Biocharı elde ettikten sonra lactobasil ile havasız bir ortamda dinlendirme yapıyoruz. Dolayısıyla kömürün laktobasili emmesini sağlıyoruz. Daha sonra yaklaşık 120 litrelik kapalı varillerde 5 gün kadar bekletiyoruz. Sonrasında suyun içeride çekildiğini ve kömürün suyu emdiğini görüyorsunuz. Bu alanda biz ters yatak uygulaması yaptık. Toprağı bir 30 santim kadar kazdık. Ondan sonra kendi toprağını biraz saman ve içine biochar uygulamasıyla beraber tekrar serdik."

Biochar ve odun kömürünün birbirine benzeseler de aynı şeyler olmadığına işaret eden Kahrıman, "Bir süre sonra sobada yanarken görüyorsunuz duman çıkmıyor, dolayısıyla uygulamanın odun kömüründen farklı olduğunu anlıyoruz. Burada elde ettiğimiz ürün çok daha farklı bir şey." dedi.

Kahrıman, biochar sayesinde çiftliklerinde sebze yetiştirirken çok daha az su kullandıklarını sözlerine ekledi.