Kalp ve damar hastalıkları, kalbi ve damar sistemini olumsuz etkileyen hastalıkları kapsar. İleri yaşla birlikte görülme sıklığı artan bu hastalıklar, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada her 3 kişiden birinin ölümünden sorumludur. Bu nedenle küresel bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilmektedir. 29 Eylül, “Dünya Kalp Günü” olarak belirlenmiş olup bugün vesilesiyle topluma ve sağlık çalışanlarına yönelik eğitim ve farkındalık çalışmaları yapılmaktadır.

Dolaşım sisteminin merkezi organı olan kalp, 300-350 gram ağırlığında ve kabaca bir yumruk büyüklüğündedir. Kalbi besleyen ana damarların genişliği ise en geniş yerinde 3-3.5 mm arasında değişmektedir. İşte bu 3-3.5 mm genişliğindeki damarların ani tıkanıklığı kalp krizi olarak adlandırılır ve dakikalar içerisinde ölümle sonuçlanabilir. Bir yumruk büyüklüğünde olan ve birkaç mm'lik damarlarla beslenen bu çalışkan ama kırılgan organımızı korumak adına birkaç basit önlem almamız gerekmektedir.

KBB Uzmanı Op.Dr.Rafet Keleş Sağlık, Güzellik ve Danışmanlık Merkezi Açtı KBB Uzmanı Op.Dr.Rafet Keleş Sağlık, Güzellik ve Danışmanlık Merkezi Açtı

Sağlıksız beslenme, fiziksel hareketsizlik, alkol ve tütün kullanımı, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol, diyabet, obezite ve böbrek hastalığı gibi kronik hastalıklar kalp sağlığını tehdit eden en önemli risk faktörleri arasındadır. Ayrıca aile geçmişi, stres, etnik köken, cinsiyet ve yaş da kalp ve damar hastalıklarının gelişimini etkileyebilmektedir.

Risk faktörleriyle mücadele etmek, kalp ve damar hastalıklarından korunmada ya da ilerlemelerini durdurmada birincil korunma yöntemidir. Yapılan araştırmalar, yaşam tarzında yapılacak değişikliklerle 30-70 yaş arasında görülen kalp ve damar hastalığı kaynaklı ölümlerin %80’inin önlenebileceğini ortaya koymaktadır.

Kalp ve damar hastalıklarının erken teşhisi, etkili tedavisi ve izlenmesi yoluyla söz konusu hastalıkların ilerlemesini durdurmak ve bu hastalıklara bağlı yeni hastalık oluşumunu engellemek en önemli mücadele basamaklarından biridir. Özellikle ülkemizde aile hekimlerince verilen birinci basamak sağlık hizmet sunucularının kronik hastalıkların erken teşhisi, etkili tedavisi ve izlemlerinde daha aktif bir rol üstlenmesi hedeflenmektedir. Kalp ve damar hastalıklarının erken tanısı ve risk içeren bireylerin belirlenmesi ile fonksiyon kaybı ve engellilik hallerinin önüne geçilebilir.

40 yaş ve üstü bireylerin yılda en az bir kez aile hekimlerince kardiyovasküler risk değerlendirmesi yapılması önerilir. Kardiyovasküler risk değerlendirmesi sonucuna göre hastaların gerekli tedavileri düzenlenmekte, yaşam tarzı değişiklikleri konusunda danışmanlık yapılmakta ve gerekli hallerde ileri tanı ve tedavi gereksinimlerinin karşılanması adına uzman hekimlere yönlendirilmektedir.

Editör: Nedim Atilla