Nüfusa paralel artan atıkların önemli bir kısmını plastikler, plastiklerin büyük kısmını da tek kullanımlık malzemeler oluşturuyor. Plastik atıklar, karasal ve sucul ekosistemleri önemli ölçüde etkileyerek canlıların devamlılığını bozabilirken karasal ve denizel ortamlarda dağılmış plastik atıkların daha küçük parçacık formu olan nano ve mikroplastikler insan vücuduna beslenme yoluyla veya havadan solunum yoluyla girip çeşitli sağlık sorunlarına neden olabiliyor.

TÜBİTAK (118Y515) projesi kapsamında toz şeker, pudra şekeri ve küp şekerdeki mikroplastik varlığını araştıran Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meral Yurtsever, Türkiye'de bir ilk olarak nitelendirdiği çalışması kapsamında 13 farklı markaya ait toz şeker, 3 markaya ait küp şeker ve 3 markaya ait pudra şekeri incelediğini belirtti.

AA muhabirine, çalışmasının detaylarını anlatan Yurtsever, mikroplastikleri incelerken Nil Red boyama tekniği kullandığını, bu teknikle parçacıkları boyayarak plastik olan parçacıkların belirgin şekilde ışıldama yaparak görünmesini sağladığını kaydetti.

Seçimin iptal olması durumunda yenilenme tarihi Seçimin iptal olması durumunda yenilenme tarihi

Araştırmasında beş milimetreyle bir mikrometre arasındaki plastik parçacıklarını incelediğini aktaran Yurtsever, sonuçlar hakkında şu bilgileri paylaştı:

"İncelediğimiz tüm şekerlerin 100 gramında ortalama 20 bin civarı mikroplastik tespit ettik. Burada aslında şöyle de bir durum var; toz şekerler ve pudra şekerleri plastik ambalajlarda satılıyor ama küp şekerler karton kutularda satılıyor. Buna rağmen küp şekerlerdeki mikroplastik varlığı hiç de diğerlerinden aşağı kalır gibi değildi. Bir küp şekerde yaklaşık 550 adet mikroplastik tespit ettik."

Mikroplastik kaynakları

Yurtsever, incelediği şekerlerdeki mikroplastik kaynaklarını dört grupla sınırlandırdığı, tespit ettiği mikroplastiklerin; kirlenmiş toprakta yetişen bitkiden yani pancardan, ambalajdan, üretim süreçlerinden ve havadan kaynaklı olabileceğini ifade etti.

Yurtsever şöyle devam etti:

"Şeker ambalajlarından kaynaklı mikroplastik kirliliği olabilir ama üretim süreçlerinin de oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Üretim aşamasında bir plastik karışımı olabilir, proseslerden, kesmeden ya da diğer ekipmanlarla yapılan işlemlerden mikroplastik karışmış olabilir. Bunların dışında ülkemizdeki şekerler, şeker pancarından üretiliyor ve şeker pancarı depo köklü bitkiler grubunda. Depo köklü bitkilerin topraktaki sadece mikroplastiği değil, diğer toksik olabilecek maddeleri de bünyesine alabildiğini biliyoruz. Hatta toprakta arsenik varsa bu maddenin, mikroplastikleri, bitkinin köküne daha kolay ulaştırabildiğini tespit eden çalışmalar var."

"Farklı renklerde mikroplastik parçacıklarına rastladık"

Yurtsever, ambalaj kaynaklı mikroplastik tespitleri hakkında, "İncelediğimiz şekerlerde, şekerin konulduğu poşetler beyaz ya da şeffaftı. Bu poşetlerden geçse geçse beyaz ya da şeffaf mikro plastikler geçebilirdi ama o şekerlerin içerisinde mavi, siyah, kırmızı, pembe, sarı, yeşil, akla gelebilecek neredeyse her renkte plastik parçacıklar, lifler de vardı. Poşetten geçecek olsaydı film ya da parçacık formunda daha fazla rastlamamız gerekirdi ama direkt tekstil liflerine işaret eden farklı renklerde mikroplastik parçacıklarına da rastladık." değerlendirmesinde bulundu.

Özellikle tek kullanımlık plastik ve plastik katkılı ürünlerin gizli mikroplastik kaynakları olduğunun altını çizen Yurtsever, karton sanılan ancak plastik katkı içeren bir bardakta içilen şekerli poşet çay ile milyonları bulan sayıda mikroplastik ve nanoplastik yutulabileceği uyarısı yaptı.

Yurtsever, "Yapılan bir çalışmada her bir karton bardaktan en az 25 bin mikroplastik suya geçebilir deniyor. Bu bahsettiğim mikron altı boyutta yani nano mertebede milyonlarca plastik parçacığının o suya geçtiğini gösteren bir çalışma. Şekeri de incelediğimizde tek bir küp şekerin işte ortalama 2,7 gram olduğunu düşününce bir küp şeker yaklaşık 550 adet mikroplastik içeriyor. Yani bir karton bardakta poşet çayı ve şeker atarak içtiğimizde nano ve mikroplastik kirliliği milyonları bulabilir." diye konuştu.

"Hayatımızdan şekeri çıkaramayız ama plastikleri çıkarmanın zamanı geldi"

Plastik üretiminin 1950'lerde yılda 2 milyon tonken, 2020 yılında 200 kat artarak 400 milyon tona yükseldiğine dikkati çeken Yurtsever, "Plastiğin gıdalarda bulunması, toprağa, havaya, suya dağılmış olması ve bunun birikerek, artarak devam etmesi gelecek için büyük tehlike. Hayatımızdan şekeri çıkaramayız ama plastikleri çıkarmanın zamanı geldi diye düşünüyorum." dedi.

Plastiklerin hem insan hem de hayvan sağlığı üzerine etkilerinin çalışmalarla kanıtlanmaya başladığını vurgulayan Yurtsever, "Obeziteyle ilişkisini bildiren çalışmalar var. Mesela su kuşları plastikleri yuttuğunda bu, fibrozise yani plastikoz diye isimlendirilen bir hastalığa sebep oluyor. Çevremize baktığımızda tüm canlılarda ciddi bir problem yaşanabildiğini görüyoruz." sözlerini sarf etti.

Yurtsever, plastik üretimi ve tüketimini sonlandırabilmek için doğada çözünebilen alternatif ürünlerin ekonomik fiyatlarla tüketiciye sunulması gerektiğini dile getirdi.