Şanlıurfa'da banka müdürüne bıçak çekerek para çalmaya çalışan kişi yakalandı
Şanlıurfa'da banka müdürüne bıçak çekerek para çalmaya çalışan kişi yakalandı
İçeriği Görüntüle

Harran Üniversitesi Hastanesi bünyesinde 2015’ten bu yana hizmet veren Multipl Skleroz ve Demiyelinizan Hastalıklar Polikliniği, Şanlıurfa ile çevre illerden başvuran hastalara sürekli ve etkili sağlık hizmeti sunuyor. Alanında deneyimli ekibiyle öne çıkan poliklinikte, Multiple Skleroz (MS) hastalarına özel bireysel tedavi yöntemleri uygulanıyor.
ERKEN TANI HAYAT KURTARIR
30 Mayıs Dünya MS Farkındalık Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Özlem Ethemoğlu, MS’in genellikle 20-40 yaş aralığındaki bireylerde, özellikle de kadınlarda daha sık görüldüğünü hatırlatarak,“MS, beyin, beyincik ve omuriliği etkileyen, ataklarla seyreden bir hastalıktır. Travma sonrası gençlerde görülen en yaygın engellilik nedenlerinden biridir. Ancak, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak hatta durdurmak mümkündür bu da erken tanı ve zamanında tedaviyle sağlanabilir.” dedi.
MS tedavisinde kullanılan ilaçların büyük çoğunluğunun Türkiye’de de onaylı ve ulaşılabilir olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ethemoğlu, her geçen gün yeni tedavi seçeneklerinin ortaya çıktığını ve bunun da hastalara umut verdiğini ifade etti.
MS HASTALARINA UMUT OLUYORUZ
Prof. Dr. Ethemoğlu, Harran Üniversitesi Hastanesi MS Polikliniği’nin açıldığı ilk yıllarda şehir dışına gitmek zorunda kalan birçok hasta için bir merkez haline geldiğini şu sözlerle özetledi:
“Polikliniğimiz açıldığında hastalarımızın düzenli takip için şehir dışına gittiklerini gözlemledik. Bilgilendirme çalışmalarımız ve tedavi süreçlerimiz sayesinde bugün sadece Şanlıurfa’dan değil, çevre illerden de çok sayıda hasta merkezimize başvuruyor. MS hastalığında düzenli takip, kötüleşmenin erken fark edilmesini ve tedavi değişikliğinin zamanında yapılmasını sağlar.”
MS TEDAVİSİ OLMAYAN BİR HASTALIK DEĞİL
Son olarak 30 Mayıs Dünya MS Farkındalık Günü vesilesiyle hastalara seslenen Prof. Dr. Ethemoğlu şunları söyledi:
“MS, artık tedavisi olmayan ve ümitsizlikle karşılanan bir hastalık değil. Erken tanı, doğru ilaç tedavisi ve uzman takibiyle pek çok hastamız yaşamına normal şekilde devam edebiliyor. Yaşanan bilimsel gelişmeler, hem hastalar hem hekimler olarak hepimize umut veriyor.”