Ahmet Hakan, yazısında farklı isimlere kendine has üslubu ile temas etti. İşte o yazı… - YILDIRIM DEMİRÖREN: Ne zaman çalıştı ki yorulsun diyebilirsiniz. Ne diyeyim? Haklısınız. *- GÜRSEL TEKİN: İstanbul İl Başkanı olarak başarılı olmuş bir ismi, genel merkez taraflarına çekerseniz... Hem başarılı bir İstanbul siyasetçisinden olursunuz hem de başarısız bir genel merkez siyasetçisiyle karşı karşıya gelirsiniz. *- BURHAN KUZU: Hocamız hem yoruldu hem de sıkıldı galiba... Baksanıza: Artık “olay adam” haline pek gelmiyor. *- MEHMET ŞİMŞEK: Kendisi iyiden iyiye Türkiye’nin 70 cent’e muhtaç olduğu dönemlerin ekonomiden sorumlu bakanları gibi konuşmaya başladı. Tez zamanda silkinip kendine gelse iyi olur. Yoksa Beştepe’ye görüşmeye çağrılabilir her an... *- METİN HARA: Adriana’yı öperken kameraları kollaması... Hahaha! Adriana’yı öperken bile aklına kameralar gelen bir adamın yorgunluğu, bin yıl dinlense yine geçmez. *- CÜBBELİ AHMET HOCA: Fesli Deli Kadir sahne alınca... Bunun pabucu biraz dama atıldı. *- MELİH GÖKÇEK: Dinamikti. Enerjikti. Heyecanlıydı. Fakat... O talihsiz dört günde yaşadığı tedirginlik, kendisini Türkiye’nin en metalik yorgunu yaptı. Bakalım toparlayabilecek mi? *- AZİZ YILDIRIM: Kendisine “Ali Koç” deyin... Hemen “Benim biraz dinlenmem gerekir” diyecektir. Durum bu kadar net. *- NUSRET: Kebapçı Selahattin bile kendisinden daha aktif... Nusret! Yeni bir tuz serpme biçimi bul. Yoksa halin harap! *- EMİNE ÜLKER TARHAN: Türkiye’yi kurtarmak üzere yola çıkmıştı. Fakat kendisinden bir daha haber alınamadı. Nerededir acaba? Dağları karlı Erzincan’da falan mı?