Türkiye Gazetesi'nde bugün yayınlanan o röpörtaj:

“Kendimi bildim bileli bu işi yapıyorum. Ölene kadar da böyle devam edecek...

Çadır hayatını seviyoruz. Kışın köye geçince çadırı özlüyoruz. (Bu sırada eşi sohbete dâhil oluyor ve ‘Ama ben köyü seviyorum’ diyor). “Kimin işi daha zor” diye sorduğumda Nazım Aloğlu tereddütsüz cevap veriyor: “Hanımın işi çoktur. Yemek yapmak, peynir yapmak, süt sağmak, mayalamak... Bu işler akşamları geç saatlere kadar sürüyor”

Şöyle alıp başınızı uzaklara gitmek gelir mi hiç içinizden? Sabah güneş doğarken dağlara doğru tertemiz havayı soluyarak yürümek? Gün batarken helalinden kazanılanların tatlı yorgunluğuyla kırmızı ufku seyretmek? Doğal ve kirlenmemiş bir dünyada yaşamak? İşte bunların hepsini yaşamanın mümkün olduğu bir hayat var aslında. Ben de oldum olası çok değer verdiğim ve bir tarafıyla yaşadıkları hayata çok özendiğim, çobanlık yapan bir aileye misafir oldum bu hafta. Dağ bayır sürüsünü otlatarak hayvancılıkla geçimini sağlayan bir aile... Siverek’in Hacidal köyünde bizi misafir eden Nazım Aloğlu’na çok teşekkür ediyorum.

Burcu Çetinkaya Çoban Röpörtajı

Ne zaman başladınız çobanlığa?

13 yaşında başladım. Şu anda 55 yaşındayım. Siverek’in Altaylı köyündenim.

Memnun musunuz mesleğinizden?

Eskiden daha kolaydı, rahattı. Ama güzeldir yine de. Eskiden köyümüz 30 haneydi, şimdi 150 hane olmuş. Hayvan çoğalmış, köy fazlalaşmış. Onun için artık köyden dışarılara çıkıyoruz. Araziler daralmış, yetmiyor artık. 

Bir gününüz nasıl geçiyor, anlatır mısınız?
Sabah 4’te kalkıyorum, hayvanları çıkarıyorum. Bir süre otlattıktan sonra saat 8’de geri dönüyorum. Saat 9 gibi de çocuğum geliyor, o götürüyor hayvanları... Daha sonra 11 gibi geri geliyorlar. 12’de koyunları sağıyoruz. Öğleden sonra 1-2 gibi de tekrar götürüyoruz ve beraber akşam saat 8 gibi geri geliyoruz. Çocuk 13-14 yaşında, ufaktır diye korkuyor. Bu sebeple akşam beraber dönüyoruz.

Burcu Çetinkaya Çoban Röpörtajı

Yani emekliye tam ayrılamadınız? Çocuklarınıza mesleği devredecek misiniz?

Hâlâ beraber çalışıyoruz. Baba mesleğimiz çobanlık. 

Para var mı çobanlıkta?

Eskiden çok para vardı. Şimdi de iyi para kazanıyoruz sadece saman ve arpa fiyatları bazen yoruyor bizi. Hayvanda para var, yayla olunca daha da güzel oluyor her şey. Devlet desteği de var ama az, destek bize gelinceye kadar çok kesiyorlar. 

Burcu Çetinkaya Çoban Röpörtajı

Kaç hayvanınız var?

150 adet hayvanım var. Köy de bizimdir. Hayvanları satarız. Kışın yoğurt, peynir yaparız.

Hayvanlara hastalık geldi mi hiç? Zorluk oluyor mu?

Geçen sene çok zordu. Bütün hayvanlar düşük yaptı. Suriye tarafından bir toz duman kalkmış, ondan olduğunu söylüyorlar. Geçmişte 5-10 hayvanın hastalandığı olurdu, ama böyle toptan bir hastalık ilk kez oldu. 

Çalışmaya dışarıdan gelenler var mı? Ailede kaç kişisiniz?

6 erkek, 2 de kız çocuğum var. Onlar yetiyorlar, hep beraber çalışıyoruz. 2 kızımı, 3 de oğlumu evlendirdim. 12 tane de torunum var. Ben hastalanırsam, çocuklarım işlere bakıyor, birbirimize destek oluyoruz. Bir oğlumu Bodrum’a gönderdim, bir oğlum askerde, bir oğlum da İstanbul’da. 

Burcu Çetinkaya Çoban Röpörtajı

Nerede kalıyorsunuz?

Kışın köyümüze gidiyoruz. Yazın ise burada, çadırda kalıyoruz. Ahırlarımız var, hayvanlarımız kışın orada kalıyor, gündüzleri biraz çıkarıyoruz. Saman ve arpa veriyoruz. Mart ve nisan ayı gibi bırakıyoruz hayvanları... Üç ay dışarıda kalıyor, otluyor ve geziyorlar. Doyunca zaten bir yerde toplarız ve orada kalırız ama doymazsa kendi yayılıyor hayvanlar. Dağda gezen hayvanın eti çok daha lezzetli olur. 

Kış mevsiminden etkileniyor mu hayvanlar?

Evet kışın zayıflıyorlar. 

Büyükbaş hayvan mı daha kolay, küçükbaş mı?

Büyükbaş hayvan daha kolay, hem de şu an için daha iyidir. Daha çok para getiriyor. 

Burcu Çetinkaya Çoban Röpörtajı

Çadırdaki hayatı seviyor musunuz? Köye gidince özlüyor musunuz?

Hayatımız öyle geçti. Seviyoruz. Kışın çadırı özlüyoruz (Bu sırada eşi sohbete dâhil oluyor ve “Ne yapalım mecburuz... Ama ben köyü seviyorum, burayı özlemiyorum” diyor). Köyde sinek çoktur. (Eşi “Yine de köy daha iyidir” diye ısrar ediyor) 

Sabahları kalkmak zor oluyor mu? Akşam kaçta yatıyorsunuz?

Hayvanlar içeri girince işimiz bitiyor. Akşam saat 9’da 10’da yatıyoruz bazen. Hanımın işi, peynir işleri geç saatlere kadar sürüyor. Sabahları kalkmak zor ama alışmışız.

Şehre yerleşmeyi düşünür müsünüz ileride?

Köyümüz zaten Siverek’e 2 km uzaktadır. Memnunuz, düşünmüyoruz. 

Ne zaman kadar mesleğe devam edeceksiniz?

Ölünceye kadar devam.

Burcu Çetinkaya Çoban Röpörtajı

Şu anda sıkıntılarınız var mı? Hayat şartlarınız eskiye göre nasıl?

Şu anda kuyu yanmış, su yok. Zor günler geçiriyoruz o yüzden. Devletten talep ettik, abonelik yok, gelmeyiz, dediler. Şu an sıkıntılarımız var. Eski günlere göre her şey aslında çok daha iyi, sadece yeterli değil. İnsanlar hâlâ kendi imkânlarıyla su için sondaj yapıyorlar. Şu an burada en büyük sorunumuz elektrik. Cereyan var ancak kesiliyor... O zaman su da akmıyor. 

Hiç tatil yapıyor musunuz?

Hiç tatil yapmadık. Oğlumuz çalışmak için gittiği Bodrum’a çağırıyor fakat hiç gidemedik. Denizli, Söke, Aydın taraflarına pamuk tarlalarında çalışmaya gitmiştik birkaç kez. Onun dışında Siverek’ten dışarıya hiç çıkmadık. 

Şimdi size şehirde bir iş verseler, aynı parayı kazanacak olsanız?

Gitmeyiz, köy daha güzeldir. (Eşi yine itiraz ediyor. İstanbul’da iş olsa gider misiniz sorusuna, eşinin aksine “evet” diyor). 

RÖPÖRTAJ:
BURCU ÇETİNKAYA BUCAK

FOTOĞRAFLAR:
NEDİM ATİLLA


Burcu Çetinkaya Çoban Röpörtajı