Muhterem Kardeşlerim….

Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.

Bu günkü yazımızda da sizlere kaynakları ile birlikte Hadis-i Şerifler ışığında Günah işleyenin orucundan bahsetmek istedik.

Efendim;

“Namaz kılmayan, içki içen, açık gezen veya başka günah işleyen, boşuna Oruç tutmamalı” söz doğru değildir ve dine aykırıdır. Birkaç günah işleyenin, diğer günahları da yapması gerekmez. Hem Oruç tutup hem de günah işleyen kimse, Oruç tutmakla hâsıl olan büyük sevaba kavuşamaz, fakat âhirette, niçin Oruç tutmadın diye hesaba çekilmez. Oruç borcunu ödemiş olur, hatta Orucun bereketiyle diğer günahlardan da kaçma imkânı olur.

İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:

“Bütün günahlara tevbe edip hepsinden kaçmak büyük nimettir. Bu yapılamazsa, bazı günahlara tevbe etmek de nimettir. Bunların bereketiyle belki bütün günahlara tevbe etmek nasip olur. Bir şeyin bütünü ele geçmezse, hepsini de kaçırmamalı.”

Namazın dinimizdeki yeri, Oruca göre daha önemliyse de, bir kimseye Namaz kılmadığı için, “Oruç da tutma” denmez. Aksine, “Namaz kılamıyorsan, Orucu bari terk etme” denir. Namaz kılmamakla büyük bir günaha giren kimse, Oruç tutmazsa günah miktarı daha da çok artar.

Birkaç günaha müptela olan kimse, birinden vazgeçmek isterse ona, “Diğerlerini bırakmadığına göre, bu günaha da devam et” denmez. Günah miktarı ne kadar azaltılırsa, o kadar iyi olur. Allah’tan korkup bir günahtan vazgeçmek İman alametidir.

Hadis-i Şerifte, “Ömründe bir defa Allah’ı anan veya O’ndan korkan Müslüman, Cehennemden çıkar” buyuruldu. (Tirmizi)

Günah işleyen, Oruç tutuyor veya Zekât veriyorsa, “Aman bunları bari bırakma” demelidir. Bu ibadetleri de yapmazsa, dinden tamamen uzaklaşabilir. Korkutmaktan çok, müjdeleyici olmak gerekir. Peygamber efendimiz, “Allah’ın rahmetinden ümit kestirip, dinden nefret ettirenlere lanet olsun! Kolaylaştırın, güçleştirmeyin” buyurdu. (Buhari)

Bir genç, Peygamber Efendimize, “Şu üç günahı bırakamıyorum” dedi. O üç günah, yalan, zina ve içkidir. Resulullah Efendimiz, “Bu üç günahtan yalanı benim için bırak” buyurdu. O genç, kabul edip gitti. Daha sonra, diğer iki günahı işlemek isteyince, “Bu günahları işleyip Resulullah’ın karşısına çıkınca, ‘Ben işlemedim’ desem Yalan söylemiş olurum. Eğer işlediğimi söylersem, beni cezalandırır” diye düşündü. Diğer iki günahtan da vazgeçti. (Şir’a)

Kelime-i Şehadeti dil ile söyleyip kalb ile de tasdik eden Müslüman’dır. Günah işleyen, Müslümanlıktan çıkmaz.

Bir Hadis-i Şerifte buyuruldu ki:

“Cebrail aleyhisselam, ‘Ümmetine müjde ver ki, Müşrik olarak ölmeyen Cennete girer’ dedi. Ben, ‘Zina ve hırsızlık eden de mi Cennete girer’ diye üç defa sordum. ‘Evet, zina ve hırsızlık eden de Cennete girer’ dedi. Daha sonra, ‘İçki içse de, yine sonunda Cennete girer’ dedi.” [Buhari]

Bu, Ehl-i Sünnet İtikadıdır. Günahları hafif görmek değildir. Bu inanış, insanı günaha sevk etmemeli! Her günah, kalbi karartır, insanı küfre sürükleyip Cehennemde ebedi kalmaya sebep olabilir. Her günahtan kaçınmalı, çünkü Allah’ın gazabı günahlar içinde saklıdır. Belam-ı Baura, çok ibadet eden büyük bir Âlimken, bir günah yüzünden imansız öldü. Günah işleyen hemen tevbe etmelidir. (K.Saadet)

Açıktan Oruç yemek

“Allah’ın bildiği kuldan saklanmaz” diyerek açıktan Oruç yiyenler oluyor. Günahı, açık da, gizli de işlemek caiz olmaz. Fakat nefsine, şeytana uyarak günah işleyen, günahını gizlemelidir.

Günahı gizlemek birkaç yönden faydalıdır:

1- Eğer günahlarımız açığa çıkmamışsa sevinmelidir! Cenab-ı Hak, “Günahı gizleyin” buyuruyor. Peygamber Efendimiz de sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:

“İnsan günahını dünyada gizlerse, Allahü Teâlâ da, kıyamette, bu günahı kullarından saklar.” [Müslim]

2- Allahü Teâlâ açıktan, çekinmeden günah işleyenlere daha çok buğzeder. Fakat üzülerek günahını gizleyenleri, gizlediği için affedebilir.

Hadis-i Şerifte buyuruldu ki: “Bir günaha düşen, günahını gizlesin! Allahü Teâlâ’nın örtüsünü onun üzerinde bulundursun!” [Müslim]

3- Günah işlerken halktan olsun utanmalıdır! Başkasını kendi hakkında konuşturmamak, gıybetini ettirmemek için günahı gizlemelidir.

Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:

“Haya tamamıyla hayırdır.” [Buhari] “Haya imandandır.” [Buhari]

“Hayasızın dini olmaz ve hayasız kişi Cennete giremez.” [Deylemi]

4- Kötü örnek olmamak, başkalarının da günah işlemesine cesaret vermemek için günahı gizlemeli! Böyle sebeplerden dolayı açıktan günah işlememeli, gizli de olsa günah işlemekten sakınmalı! Çünkü günahlar öldürücü zehirdir. İmanı olan günah işlemekten çok korkar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

“Mümin, günahını dağ gibi görür, üzerine düşeceğinden korkar. Münafık ise, günahını, burnuna konmuş, hemen uçacak bir sinek gibi görür.” [Buhari]

İslam Ahlakı kitabında deniyor ki:

Özrü yok iken, Ramazan günü aşikâre yiyen, içen, Mürted olur. (Feyziyye)

Seadet-i Ebediyye kitabında da şöyle deniyor:

Ramazan-ı Şerifte umumi yerlerde, Müslümanların karşısında, Oruç yiyenlerin ve Oruç tutanları aldatarak Oruç tutturmayanların imanı gider.

Büyük günah işleyene kâfir denmez. Ancak; İslam Ahlakı ve Seadet-i Ebediyye kitabında, Oruç emrini hafife almanın, Farz olduğunu inkâr etmenin, Oruç tutmamayı zımnen teşvik etmenin küfür olduğu bildiriliyor. Her farz böyledir. Mesela açık gezen bir kadın, kapanmanın Allah’ın emri olduğunu biliyor, inanıyor ve beğeniyorsa, çeşitli sebeplerle kapanamıyorsa, buna kâfir denmez. Kapanmayı Allah’ın emri kabul etmiyorsa veya kabul edip beğenmiyorsa, açık gezdiği için hiç üzülmüyorsa, küfür olur.

Hastanede hasta olarak yatan zaten Oruc tutamayabilir. Oruç tutacak durum da yok. Hastanede gizli yiyip içme imkânı da yok. Yani; hasta olduğunuz belli, yani oradakiler bunu biliyor ve görüyor, gizleme imkânı da yoksa açıktan yiyip içmek caiz olur.

Allahu Teala cümlemizi Namazını kılan, Orucunu tutan, Sadaka ve Zekatını verebilen, ibadetlerini geciktirmeden yerine getiren kullarından eylesin. (Amin)