MALÛM, 2012 yılında yapılan bir kanun değişikliğiyle belediyelerin yetkileri güçlendirildi ve belediyelerden izin ya da ruhsat alan araçların taşımacılık mevzuatı yenilendi.

Sayın Cumhurbaşkanımızın -o tarihte Başbakan olarak- bilgisi dâhilinde ve talimatı ile “korsan taksicilik ve otopark değnekçiliğine” karşı taksi esnafımızı ve halkımızı korumaya yönelik hazırlamış olduğum kanun teklifi 2012’de TBMM tarafından kabul edilerek kanunlaşmıştı. 

O günden bugüne dek bu kanundan doğan yetkiler ile belediyelerimiz ve Emniyet Teşkilâtımız, “korsan taksi” konusunda son derece aktif bir mücadele verdiler.

Bugün de bu mücadele sürüyor.

Ancak bu mücadelede büyük mesafe alınmışken, şimdi yeni bir tehdit olarak bir “küresel korsan taksi” uygulaması diyebileceğimiz UBER ile karşı karşıyayız.

Bu tehdidin boyutunu anlamak için sadece 2017 yılının Kasım ayına kadar yapılan uygulama rakamlarına bakmak yeterli…

Sadece 11 ayda korsan taşımacılıkla mücadele kapsamında 2 bin 873 UBER aracı ve UBER uygulaması üzerinden araç çağıran 6 bin 600 yolcuya para cezaları uygulandı.

Buradan ortaya çıkan sonuç, UBER kullanımının çok ciddî boyutlara ulaşmış durumda olduğudur.

Tabiî iğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batırmak da gerek…

Hem taksi esnafımız, hem de belediyelerimiz, teknolojiyi yeterince takip etmeyerek, başta bahsettiğimiz yasal değişikliği geleceğe yönelik bir gelişim ve fırsata çeviremediler.

Yetkili kurumlarımız, yerli ve yabancı dijital ulaşım uygulamacılarına yönelik düzenleyici ve denetleyici rolünü yeterince yerine getiremedi.

Bu mânâda taksici esnafımızla belediyelerimizin el ele vermesi, küresel korsan taksiciliğe karşı strateji geliştirmesi şarttır.

***

UBER, bir “korsan taksi” organizasyonudur.

Trafik ekiplerince yakalanıp hakkında işlem yapılan araçları için UBER, hem müşterinin, hem de aracın cezasını üstlenerek, yasadışı faaliyete devam etmeleri yönünde müşteriyi ve araç sahibini devlete karşı teşvik etmektedir.

Bu durum, kamu düzeni ve iç güvenliğe karşı âdeta bir tehdit konusudur.

Yasa dışılığı teşvik eden, müşterisinin ve aracının cezasını ödeyen UBER, bu rahatlığı nasıl sürdürmekte?

Değişken komisyon oranları uygulayarak aslında kendisi ile çalışan şoförleri mağdur etmektedir.

Değişken yol tarifesi uygulayarak aslında müşterisini de mağdur etmektedir.

Olağanüstü hâllerde ve yoğun saatlerde tarife fiyatını yükselterek fırsatçılık yapmaktadır.

UBER ile çalışan şoförlerin hiçbir şekilde güvenlik soruşturması geçirmemeleri ve resmî makamlara bilgilendirilmelerinin yapılmaması ile müşteri güvenliği hiçe sayılmaktadır.

“Vergi vermediği gibi”, çalışan ortaklarını da bu “suça ortak” etmektedir!

Ve en önemlisi…

UBER, “Türkiye’de hiçbir yasal tanıma uymamakta olup ulaşım sektöründe haksız rekabet oluşturmaktadır”!

UBER, salt para kazanma amacıyla insanları sömüren, sektörü ve piyasayı provoke eden, kamu otoritesini hiçe sayan bu organizasyon yapısı ile kesinlikle bir iç güvenlik tehdididir.

***

Müşterilerin yol bilgisini, kişisel bilgilerini ve lokasyon verilerini ücret karşılığı sattığı iddia edilen UBER ve benzeri korsan uygulamaların insan haklarına ve kamu güvenliğine karşı tehdit oluşturduğu ortadadır.

Yasalara karşı saygısız tutumu sebebiyle hemen hemen her ülkede yasal düzenlemelerin ardından dolanmak suretiyle denetimsiz biçimde çalıştığı için mahkemelik olmuş, Avrupa Adalet Divanı’nda dahi yargılanarak haksız bulunmuş bir uygulamadan bahsediyoruz!

***

Bu çerçevede yerli yatırımcıyı ve uygulamacıları hangi kurallara göre rekabet edecekleri hususunda belirli normlara tâbi tutmalı, bu normları acilen yürürlüğe sokmalıyız.

Tabiî taksi esnafımız da bu sektörde hizmet ve araç kalitesini nasıl yükselteceğini iyi düşünmeli!

Öyle ya, müşteri neden UBER’i tercih ediyor?

Madem taksi hizmetinin şartları değişti, öyleyse bu şartlara ayak uydurulması lâzım!

Acilen bir çalışma yapılmalı ve sektörün, ihtiyaçları ve düzenleyici kuralları belirlenmelidir.

“Dijital Uygulama Lisans” kriterlerinin belirlenmesi için belediyelerimizin öncülüğünde Bilgi Teknolojileri Kurumu, Gelir İdaresi Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğümüzün konuya doğrudan müdâhil olmalıdır.

Hep birlikte sektörü yeniden tanımlamalı ve küresel korsan taksiciliğe karşı bütüncül bir çözüm üretmeliyiz.

Tüm sektör tarafları meseleyi doğru anlamalı, kalıcı ve bütüncül çözümler bulmayı başarmalıdır.

Halkımızın mecbur olduğu değil, tercih ettiği ulaşım aracı olmak için stratejiler belirlenmeli ve tercih edilen ulaşım aracı olan bir taksi dönemine geçilmelidir.

***

Zamanın ruhuna uygun hareket etmeli, hayatı kendi alışkanlıklarımıza ya da geçmişten kalma yöntemlerimize göre sınırlandırmamalıyız.

Ticarî hayatın dinamikleri doğal ikliminde ilerler; hizmette, kalitede ve müşteri memnuniyetinde yarışılır ve gelişilirse herkes kazanır.

Bu mânâda taksici kardeşlerimizin de nerede eksiklerinin olduğunu düşünmeleri gereklidir.

Sadece yasaklamak, çözüm olarak görülmemelidir.

Belediyelerimizin de özel sektörün önünü açan, sektörde kuralları belirleyen, hizmetin çıtasını yükselten ve kontrol eden pozisyonda olmaları gerektiğini düşünüyorum.

***

UBER ve benzeri aktörler için de, yerli uygulamacılar için de yasalarımız geçerlidir.

Yasal olarak faaliyet gösteren, sektörde fark yaratan herkesin başımızın üstünde yeri vardır.

Buradan tekrara tüm taksici kardeşlerimi selâmlıyor, sektör adına şahsımı ziyaret eden ve gayret eden oda başkanlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum.