Gazeteci Nedim Atilla, 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü’nün 4. Yıl dönümünde AK Parti 26. Dönem İstanbul Milletvekili Metin Külünk ile röpörtaj yaptı.

Her konuştuğu gündem olan, FETÖ ile etkin mücadelede yer alan en önemli isimlerin arasında yer alan AK Partili Metin Külünk, önemli açıklamalarda bulundu.

Külünk, Nedim Atilla’nın ‘’FETÖ’nün siyasi ayağıyla mücadelede zaaf var mı ? FETÖ Devlete nasıl sızdı ? FETÖ’nün bu ülkeye en büyük zararı ne oldu ? Yeni darbe tehdidi var mı ?’’ sorularını yanıtladı.

İşte o röpörtaj…

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) devlete nasıl sızdı ?

FETO 1970’lerden sonra emniyet, TSK, Yargı, MİT ve Bürokrasiye sızmaya başlamıştır. FETÖ’nun en büyük özelliği dönemin iktidarlarına yakın durmaktır. Bugüne kadar hayatta kalmasının nedeni sadece siyasi iktidara değil, darbeler döneminde orduyu destekleyerek, siyasi iktidarın güçlü olduğu dönemde siyasi iktidarı destekleyerek, 28 Şubat konjonktüründe güç kimin eline geçtiyse onu destekleyerek hayatta kalmıştır. Her devrin adamı siyaseti FETÖ’yü günümüze kadar taşımıştır. Ta ki, Sayın Cumhurbaşkanımızın bu örgüte yönelik yaptığı ikazlara kadar. FETÖ müslüman maskesi altında uluslararası bir terör örgütü olarak milletimizin yıllarca duygularını, akıllarını, paralarını sömürmüştür.

Amaçları TSK karşısında alternatif güç oluşturmaktı.

1980’lerde emniyete sızmaya başlayan bu örgütün hedefi TSK’nın karşısında bir alternatif silahlı güç oluşturmak olmuştur. 1980 darbesi sonrasında yaptıkları darbe şakşakçılığı ile kendilerine seküler bir maske takarak orduya sızma girişimlerini büyük bir gizlilikle başlatmışlardır.

1990’larda yargıya göz diktiler.

Emniyette ve orduda gizlilikle yürüttükleri sızma girişimlerinden sonra, 1990’larda yargı ayağına da göz dikmişlerdir. 2000 sonrası yayılmacı bir taktikle ele sıdıkları her kurum üzerinden kendilerine güç devşirerek emniyet, ordu ve yargıda önemli bir alan kazanmışlardır.

Hakan Fidan’ı engel gördüler.

MİT’e sızma girişimlerinin önünde ise Hakan Fidan’ı bir engel olarak görerek 2012 yılında Sayın Fidan’ı yargıdaki elemanları ile tutuklama girişiminde bulunmuşlar ve bir sonraki adım olarak Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef almışlardır. Bürokrasi de ise 1990’larda başlayan sızma girişimi birçok bakanlık, müsteşarlık, daire başkanlığı gibi merkezi kuruluşlarla, il müdürlükleri, belediyeler, ilçe müdürlükleri ve taşra teşkilatlarında hızlı ve sinsi bir yayılma sürecine girmişlerdir. Himmet adı altında küçük paralardan, dershanelere, gayrimenkullere, şirketlere, bankalara ve madenlere kadar FETÖ dünya çapında birçok ülkeden daha zengin ve daha güçlü bir ağa nasıl sahip oldu. Siyasi ve ekonomik yapısı itibariyle bir ülke gibi çalışan bu terör örgütünün platform olarak kullandığı ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Kendilerini açık etmedikleri dönem boyunca siyasi olarak ülkedeki mevcut hükümetlere yakın durmayı ve partileşme yerine partilere sızma yöntemini kendisine taktik olarak benimseyen siyasi olarak sinsi ancak ekonomik olarak monopol gibi davranan bir örgüttür. Taşrada kurdukları yerel hegemonyalar üzerinden ihaleler, iş ortaklıları ve sadece FETÖ’cüler arası para akışı ile Devlet içinde devlet, ekonomi içinde ekonomi olmaya gayret etmişlerdir.

Hepsi tek bir şirkettir.

FETÖ’nün bütün şirketlerini, okullarını, gayrimenkullerini ve finans kuruluşlarını, hepsini tek bir şirket olarak düşünmeliyiz. Şehirlere yayılan irili ufaklı tüm şirketleri birbirlerine bağlı tek bir şirkettir. O yüzden FETÖ’cü şirketler, FETÖ’cü olmayan şirketlere nazaran daha hızlı büyüdü ve daha fazla pazara hakim oldular. Çünkü birbirlerini büyüterek çoğalma FETÖ’nün ekonomi felsefesini oluşturmaktadır.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin birkaç ay önceki ‘’FETÖ’nün siyasi ayağıyla mücadele de zaaf var’’ açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz ? FETÖ’nün siyasi ayağındaki mücadelede gerçekten zaaf var mı ? (Örneğin geçmişte FETÖ ile aynı fotoğraf karesinde yer alan siyasetçiler var)

FETÖ’NÜN SİYASİ AYAĞI ELBETTE VARDIR.

Devlete sızmış, merkezde ve taşrada siyasi, ekonomik ve silahlı güçler içinde örgütlenmiş bir yapının siyasi ayağı elbette vardır. Ancak FETÖ’yü sadece sağ partiler içinde aramamak gerekiyor. Siyasi ayağa bütüncül bir şekilde yaklaşmakta fayda vardır. FETÖ sadece AK Partili, MHP’li veya CHP’li değildir. FETÖ bütün siyasi partilerin içinde az veya çok örgütlenmeye gitmiş sinsi bir yapıdır. Sayın Bahçeli’nin dikkati son derece değerlidir.

Hepsi ortaya çıkarılmalıdır.

Bu noktada, 15 Temmuz sonrası siyasi arenada kimlerin FETÖ ile mücadelede perde arkasında durduğu, kimlerin Sayın Cumhurbaşkanımızı yalnız bıraktığı ve kimlerin örtülü ve sinsice arka kapılarda PostErdoğan dönemi için kulis yaptığı ortaya çıkarılmalıdır. Bakın bugün, Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı oluşturulmak istenen cephe nerede başlıyor nerede bitiyor tespite muhtaçtır. Çünkü Sayın Erdoğan 50 yıllık örgüte karşı, bu vatanı teslim etmeme savaşı vermektedir. Sayın Erdoğan’ın bu anlamdaki mücadelesi siyasetin çok üzerindedir. Siyasi partilerin içinde nüveleri bulunan bu örgütün siyasi ayağı kırılmadığı sürece kendisine yeniden filizlenme alanı bulacaktır.

‘’FETÖ AK Parti döneminde güçlendi’’ eleştirileri var! Bunun yanında FETÖ ile ilk kez etkin mücadele eden bir dönem yaşıyoruz. Bu konuda neler söyleyeceksiniz ?

FETÖ’NÜN TEMELİ CHP İLE ATILDI.

Bir binanın en önemli parçası temelidir. Temel ne kadar sağlam olursa bina da o kadar dayanıklı olur. FETÖ temelini AK Parti döneminde atmadı. FETÖ temeli CHP ile atıldı. 1960’lı yıllarda öyle bir temel attı ki sonraki yıllarda üzerine kat çıkabildi. AK Parti dönemi dediğimiz dönem ise milletimizin çoğunluk oyu ile tek başına bir iktidar dönemidir. Yukarıda da bahsettiğim gibi FETÖ kim güçlüyse onun gibi görünme becerisine sahiptir. Yani, iktidar partisi tek başına ülkeyi yönetme yetkisini aldığında FETÖ da elbette en çok bu güce sızmaya kalkışacaktır. Burada bir ortak nokta bulma zorlama bir yorum olur. Şunu iyi anlayalım, FETÖ hiçbir zaman bu ülke menfaatine hareket etmemiştir.

ÜLKEYİ BATIYA TESLİM ETMEK İÇİN VARLARDI.

Bu ülkeyi Batı’ya teslim etmek için vardı. Oysa AK Parti’nin 20 yıllık hizmetleri, her türlü vesayete karşı vermiş olduğu mücadele ortadadır. FETÖ ile AK Parti’yi yan yana getirmek tek başına anlamlı değildir. Siyasetin tüm unsurlarına ya sızmış, ya ittifaklar kurmuştur. Ancak elbette FETÖ’nun sızma girişimleri 1970’lerden bugünlere kadar devam etmiştir. Bu süreç Türkiye’yi batı eksenli bir uydu devlet yapma projesinin parçasıdır. Oysa Ak Parti ve Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye ekonomik, siyasi ve askeri açıdan tam bağımsızlık adımlarını atmışlardır ve atmaya devam etmektedirler.

FETÖ’nün bu ülkeye en büyük zararı ne oldu ?

FETÖ bu ülkenin gençlerini zehirledi. İstikballerini çaldı. Akıllarına girdi. Örgütün şeytani planlarına bu milletin evlatlarını alet etti. En büyük zararı Türkiye’nin beşeri sermayesine verdiği zarardır. Bununla birlikte Türkiye’de yaşanan siyasi krizleri, yargıda, emniyette, askeriyede yapılan provokasyonlar, devlete çekilen operasyonlar ülkemizin enerjisini zaman zaman düşürmüştür.

TERÖRLE MÜCADELEDE FETÖ’NÜN KANLI ELLERİ VAR.

Dini duygular üzerinden sömürülen insan kaynağı, ekonomik kaynaklar bu ülkenin kayıplarıdır. 15 Temmuz hain işgal girişimi ve ondan önce terörle mücadelede verdiğimiz canlarda FETÖ’nün kanlı elleri vardır. Özellikle Suriye meselesi sürecinde Devletimizi zaafa uğratmak adına emniyette, yargıda ve TSK içindeki unsurları ile birçok provokatif olaya karışmış militanları ile Türkiye’nin yükselişinde ayağımıza taş koymaya çalışmışlardır. FETÖ topyekün bir kanserdir. Eğer 15 Temmuz’u başarsalardı Türkiye’yi yeniden karanlık bir çağa sokacaklardı. Ne Libya, ne Doğu Akdeniz ne de sınırlarımızda terör devleti kurma girişimlerine karşı bir adım atabilecektik. Çok net, Türkiye siyasi olarak esir alınmış, fiziki olarak bölünmüş bir batı eyaleti yapılacaktı. Güneydoğu PKK’nın özerk alanı olacaktı. Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği milli mücadeleyi anlamak lazım.

FETÖ’nün sizin için suikast talimatı var. Evinizin etrafında gezen şüpheli şahıslar görüldü. Bu konuyla ilgili bir gelişme oldu mu ?

15 Temmuz gecesi FETÖ yüzlerce vatan evladını katletti. Bu terör örgütü Metin KÜLÜNK’ü tehdit etmiş, evinin önüne gözcü dikmiş, elebaşı Pensilvanya’dan tehditler savurmuş çok mu? Ben vatanseverliğin ne demek olduğunu, vatana hizmetin bedelinin ne olduğunu gayet iyi bilen biriyim. Allah’ın verdiği canı Allah alır. Biz bu tevekkül ile yaşıyoruz.

(İLGİLİ HABER)

Darbe tehdidi halen var mı ? Kripto FETÖ’cülerin olduğunu düşünüyor musunuz ?

Türkiye gibi yükselmekte olan ve gelişme aşamasındaki her ülke için bir takım tehditler olacaktır. Önemli olan bunlarla nasıl mücadele edilmesi gerektiğidir. Ülkenin potansiyel tehditlerini daha onlar olgunlaşmadan ortadan kaldırırsanız bu süreçler daha az maliyetle atlatılır.

FETÖ GERİ ÇEKİLDİ ANCAK…

FETÖ geri çekildi ancak kendini lağvetmedi. Öfke birikimi ve ülkeye ihanet noktasındaki zihniyet devam ediyor. Dolayısıyla FETÖ ile mücadelede asla zaafiyete düşmemek ve kararlı bir şekilde mücadele etmek gerekmektedir. Bakıyorsunuz, hala Devleti tehdit ediyorlar. Yurtdışında kaçak olan militanları içeride algı operasyonları ile tabanı diri tutmaya çalışıyorlar. Kime karşı bu nefret? Yıkamadıkları Türkiye Cumhuriyetine karşı.  Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı yürütülen “tek adam” kampanyasına en çok kimler destek veriyor? Hangi partiler kimlere rezerve ediliyor? Hepsine bakmak lazım.

İLGİLİ HABERLER