Yazılarımızda bazı isimler ön plana çıkınca bazı kesimlerden sesler yükseliyor ve “Neden bu isimleri sürekli olarak öne çıkarıyorsunuz?” diyenler oluyor. Bu nedenle bu yazımıza isimsiz bir “Şanlıurfa Değerlendirmesi!” başlığını koydum. Umarım kendimizi, hassasiyetlerimizi, baktığımız pencereyi ve bizim için bazı isimlerin neden önemli olduğunu izah edebilirim.

Ben yıllardır bu şehirde gazetecilik yapıyorum. Yerel ve ulusal basında yıllardır muhabirlik, foto muhabirliği yaptım. Kendimi iyi bir Urfalı olarak görürüm. Beni tanıyan ve seven bütün dostlarım da beni ve ailemi böyle görür diye biliyorum. Bu mesleğin duayenlerinden birisi olarak görülüyorum ve bunu hak ettiğime de inanıyorum. Mesleğimi icra ederken hem bu şehirde, hem de diğer şehirlerde her gazeteden, televizyondan, ajanstan dostlarım oldu. Bu samimi dostluklarım halen devam ediyor.

Savaş Ay, Tayfun Talipoğlu, Saygı Öztürk gibi usta gazeteciler ve muhabirler Şanlıurfa’ya gelince önce bana gelir, misafirim olur, ben de onlara memleketim için her türlü bilgiyi, desteği verir ve yardımcı olurdum. Halen pek çok siyasetçi, yönetici, gazeteci, programcı Şanlıurfa ile ilgili doğru bilgileri almak üzere beni arar.

Şanlıurfa’da görev yapan valiler, emniyet müdürleri, jandarma komutanları, kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticileri ile de hem mesleğimiz gereği, hem de şehrimizin çıkarlarını savunmamızın sonucu olarak hep tanışır ve samimi oluruz. Bu anlamda da rehberimizde pek çok isim halen duruyor ve bu isimlerle görüşüyorum sürekli olarak. Sivil toplum örgütleri ve meslek örgütleri ve temsilcileri ile de yakın diyalogum ve dostlarım vardır ve devam etmektedir.

Yine bu şehirde yatırım yapan, işadamı olarak taş üstüne taş koyan, esnaf olarak emek veren, siyasetçi olarak sahada ter döken her partiden, her meslekten, her sektörden dostlarım var doğal olarak. Ofisimi herkes bilir. Herkes rahatlıkla gelip oturup çayını, kahvesini içer, yemeğini yer. Söyleyeceklerini söyler, soracaklarını sorar. Kapımız herkese açıktır. Şanlıurfa’dan çıktığımızda her şehirde bizi misafir etmek isteyen pek çok kıymetli dostumuz var çok şükür.

Şimdi bütün bunları niye yazıyorum diye merak ediyorsunuz; söyleyeyim hemen:

Bütün dostluklar öyle kolay tesis edilmiyor. Çünkü çıkar ilişkisine, beklentiye, şantaja, menfaate dayanmıyor. On yıllardır gazetecilik yapıyorum ama hiç kimse çıkıp da “Sedat Atilla şahsi bir takım belden aşağı vurma yaklaşımı ile benim şahsiyetime, onuruma, aileme hakaret etmiştir!” diyemez. “Benden şunu istedi, vermeyince bana saldırıyor!” diyemez. Hak etmiş olsa bile hiç kimseyi haber veya yazılarımızla rencide edecek hiçbir şey yapmadık, yapmayacağız.

Ben ve ailem elbette bu meslekten ekmek yiyor ve geçimimizi bu meslekten sağlıyoruz. Mesleğimizi kullanarak iş takipçiliği, menfaatçilik, kayırma, belden aşağı vurma, hakaret etme, küçük düşürme, yalan yanlış bilgiler yayma gibi hiçbir olumsuz yaklaşımımız olmadı, olmayacak. Bunu herkes çok iyi biliyor zaten. Ben bir kere daha hatırlatmış olayım.

Her zaman söylediğim gibi bir kere daha tekrar etmek istiyorum:

Benim önceliğim Şanlıurfa. Memleketimin iyiliği, güzelliği, gelişmesi, güzel bir geleceğe yürümesi, sorunlarının çözülmesidir. Biz yıllardır hep ifade ettiğimiz gibi önce Şanlıurfalı sonra gazeteciyiz. Bu böyle oldu, her zaman böyle olacak. Şanlıurfa’nın çıkarları benim ve herkesin çıkarlarından önce gelmeli bize göre. Bu konuda yapılan iyi işleri, atılan faydalı adımları her zaman alkışladık. Yine öyle yapacağız. Yapan ve başaran kim olursa olsun her zaman takdir ve teşvik edeceğiz.

Yanlış yapan kim olursa olsun yine kişisel bir takım hesaplar yapmadan o yanlışlığı usulüne uygun olarak dile getirecek veya doğrudan muhatabına ileterek çözümüne katkı sunacağız. Hiç kimsenin samimiyetini, dostluğunu suiistimal etmedik, etmeyeceğiz. Her eksikliği, her yanlışı büyütüp doğruların önüne koymayı düşünmüyoruz. Önce iyilik, doğruluk ve güzellikleri çoğaltmak gayemiz.

İşte bu nedenle bazı isimler yazılarımızda öne çıkabiliyor. Kötüleri, eksikleri ve yanlışları büyütüp öne çıkarırsak kötülük, yanlışlık ve eksiklik çoğalmış olacak. Buna sebep olan insanları yazınca da bu sefer “Neden bu insanlara hep eleştiriyorsun? Çıkar mı bekliyorsun? Bir şey istedin vermediler, bunun için mi bu kişileri kötülüyorsun!” diyenler olacak biliyorum.

Biz iyi işler yapanları, güzel hizmetlere vesile olanları, bu şehrin sorunlarını çözenleri, eksiklerimizi giderenleri yazıyoruz. Güzel örnek olsun, teşvik edici olsun diye takdir ediyoruz. Çünkü memleketimizin buna ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Önemli olan iyilikleri, güzellikleri çoğaltmak ve olumsuzlukların kötü eleştirileri içerisinde boğulmamak. Bizim tarzımız bu. Bu mesleği biz ayağa düşürmeyecek ve sosyal medya hesapları üzerinden şantaj yaparak kimseden bir şey talep etmeyeceğiz.

Umarım bazı isimlerin yazılarımızda neden ön plana çıkarıldığını daha iyi anlamışsınızdır…