Muhterem Kardeşlerim…

“Küfür bulaşığı ne demek, küfür işleri yapan kâfir olmuyor mu?” Bu hususta, hicrî ikinci bin yılın Müceddidi olan, büyük Müctehid Âlim İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:

Cehennemde sonsuz olarak yanmak, küfrün karşılığıdır. Bir kimse, imanı varken, kâfirlerin ibadetlerine, bayramlarına kıymet verirse, âlimlerimiz, bu kimsenin imanının gideceğini bildiriyor. Zamanımız Müslümanlarının çoğu, bu belaya yakalanmıştır. Hâlbuki Peygamberimiz, “Kalbinde zerre kadar imanı olan Cehennemde sonsuz olarak kalmayacak, Cehennemden çıkarılacaktır” buyuruyor.

Bunun açıklaması şöyledir:

Bir kimse, dinde inanılması lazım olan şeylerden, bir tanesine bile inanmamış, şüphe etmiş veya beğenmemişse imanı gider, kâfir olur. Bu kimse Cehennemde ebedî yanacaktır. Bir kimse de, Kelime-i Tevhid söyleyip, bunun mânâsını kabul eder, “Muhammed aleyhisselam, Allahü Teâlâ’nın Peygamberidir, her sözü doğrudur, güzeldir, ona uygun olmayanlar yanlıştır, kötüdür” diye inanırsa ve son nefesinde de öyle ölüp, âhirete, bu imanla giderse, onun durumu farklıdır. Bu kimse, kâfirlerin mukaddes bildikleri günlerinde ve gecelerinde, onların yaptıklarını yaparsa veya bir günahı hafif görerek, önem vermeden işlerse, bunlara küfür bulaşığı denir. Bu kimse de Cehenneme girer, ama kalbinde zerre kadar imanı olduğu için, Cehennemde sonsuz kalmaz.

Küfürden kaçınanlar

İmanı olanlardan, büyük günah işleyenlere [ve tevbe etmeden ölenlere] gelince, Allahü Teâlâ, bu günahları isterse affeder, isterse günahı temizleninceye kadar Cehennemde azap eder. Cehennem azabı, ister sonsuz olsun, ister belli bir zaman olsun, küfür için, küfür sıfatları ve bulaşıklıkları içindir. Küfürden kaçınan iman sahiplerinin yaptıkları büyük günahlar, ya imanları hürmetine, Cenab-ı Hakk’ın merhametiyle veya kalble tevbe, dille istiğfar ederek ve bedenle hayırlı bir iş yaparak veya şefaate kavuşmaları ile affedilir. Günahta kul hakkı varsa, hak sahibi ile helalleşmek de lazımdır. Böyle affedilmeyenler, dünya sıkıntıları ve dertleriyle veya son nefeste can verirken, çekecekleri zahmetlerle temizlenir. Bunlarla da temizlenmezse, bazıları kabir azabı çekmekle affa kavuşur.

Bunlardan bazıları ise, dünya sıkıntıları, kabir azabı ve sıkıntıları ve Kıyamet gününün şiddetleriyle affedilip günahları biter ve Cehennem azabıyla temizlenmeye lüzum kalmaz. Enam suresinin “İman edip de imanlarını şirkle bulaştırmayanlar, Cehennemde ebedî kalmaktan emindirler. Onlar için, bu korku yoktur” mealindeki Âyet-i Kerime, sözümüzün doğru olduğunu göstermektedir, çünkü buradaki zulüm, şirk demektir.

Bir gün, bir hasta ziyaretine gitmiştim. Ölüm hâlindeydi. Kalbine teveccüh ettim. Kalbi kararmıştı. O zulmetin temizlenmesi için çok uğraştım, fayda vermedi. Uzun zaman yokladıktan sonra, o siyahlıkların, kâfirlik bulaşıklıkları ve sıfatları olduğu, kâfirlerle ve küfürle olan bağlılığından, beraberliğinden olduğu anlaşıldı. O kadar uğraştığım hâlde, o zulmetler temizlenemedi. Bunların ancak, küfrün cezası olan, Cehennem ateşiyle temizleneceği anlaşıldı, fakat kalbinde zerre kadar iman nuru da görüldüğünden, bunun sayesinde Cehennemden çıkarılacaktır. Hastayı bu hâlde görünce, cenaze namazını kılayım mı, diye düşünceye daldım. Kalbimi uzun zaman yokladıktan sonra, kılmak lazım olduğunu anladım. Demek ki, kalbinde iman varken, [zaruret yokken de] kâfirlerle düşüp kalkan, onların bayramlarına, paskalyalarına uyanların cenaze namazlarını kılmalı, bunları kâfir bilmemeli. Bunların, imanları sayesinde Cehennemden çıkacaklarına inanmalı, fakat hiç imanı olmayanlara, [Muhammed aleyhisselamın bir sözünü veya âdetini bile beğenmeyenlere] af ve mağfiret yoktur. Bunlar, küfürlerinin karşılığı olarak Cehennem azabında sonsuz kalacaklardır. (Mektubat-ı Rabbânî Tercümesi 1/266)

Küfür bulaşıklığı

Kâfirler gibi sonsuz Cehennemde kalmaz. Gıybet eden hangi kimse, gıybet ederken üzülür? Hâlbuki günahı üzülmeden işlemek küfürdür. Küfür alameti olan söz ve işleri yapan, hükmen kâfir olur. Gıybet eden kimseye kâfir denir mi? Sorulduğunda, gıybetin haram olduğuna inanıyorsa ona kâfir denmez. Kâfir denirse yeryüzünde Müslüman kalmaz. Hâlbuki küfür bulaşıklarını işleyenlerin, kâfirler gibi sonsuz cehennemde kalmayacağını âlimlerimiz bildirmiştir.

“Bir Âyette, bir Müslüman mürted olsa, sonra tevbe edip Müslüman olsa, sonra tekrar mürted olsa, bundan sonra tevbe etse bile, artık o affedilmez” deniyormuş. Doğru değildir.

O Âyet-i Kerimenin meali şöyledir: (İman edip sonra inkâr edenleri, sonra yine iman edip tekrar inkâr edenleri, sonra da inkârlarını arttıranları, Allah ne bağışlayacak, ne de onları doğru yola iletecektir.) [Nisa 137]

Mürtedin, mürted olmadan önceki ibadetleri ve sevabları yok olur. Tekrar imana gelirse, zenginse, yeniden hacca gitmesi gerekir. Namazlarını, oruçlarını, zekâtlarını kaza gerekmez. Mürted olmadan önce, kazaya bırakmış olduklarını kaza etmesi lazımdır. Çünkü mürted olunca, önceki günahlar yok olmaz. (İslam Ahlakı)

Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)