14 Mayıs ülkemiz için oldukça önemli bir tarih olacak. Bu tarihte yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimleri için start verildi. Partiler, ittifaklar, adaylar harıl harıl çalışıyor. Elbette herkesin istediği kazanmak. Bizim de istediğimiz Şanlıurfa adına, memleketimiz için kazanmak. Herkes kendine göre sebepler analizler, kazanma formülleri üzerinde duruyor ve yorumunu buna göre yapıyor. Biz de her zaman olduğu gibi Şanlıurfa için nasıl bir sonucun daha iyi olabileceği ve kimler kazanırsa bu sonucun gerçekleşebileceği konusuna kafa yoruyor, analiz ve yorumlarımızı buna göre yapıyoruz.

Kim ne derse desin 14 Mayıs seçimlerinin Şanlıurfa’da favorisi yine Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti olacak gibi görünüyor. Çünkü Şanlıurfa hala iktidar partisinin kalesi. Seçimlerle ilgili ilk analizimizi biz bu pencereden bakarak yapmak istiyoruz. Amacımız memleketimiz adına yol göstermek, doğruları söylemek ve doğru sonuç alınmasına katkı sağlamak.

Ak Parti’nin Şanlıurfa’daki en önemli şansı ve artısı oldukça başarılı işler, yatırımlar, hamleler yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, Haliliye Belediye Başkanı Mehmet Canpolat ve Karaköprü Belediye Başkanı Metin Baydilli başta olmak üzere ve diğer bazı başarılı ilçe belediyeleri de olumlu hizmetleri ve iyi belediyecilik örnekleri ile Büyükşehir’in başarılı olmasına katkı sunuyor. Özellikle deprem sırası ve sonrasında Büyükşehir Belediyesi, İlçe belediyeleri, valilik, güvenlik güçleri ve bütün kamu görevlileri canla başla çalışarak önemli bir sınavdan yüz akı ile çıkılmasını sağladılar…

Burada bir uyarıda bulunmak istiyorum hemen: Bu yazdıklarım elbette Ak Parti için artı değer meydana getirir. Ancak seçmen ve vatandaşlar çok kırılgan bir durumda. Oldukça hassas bir dönemden geçiyoruz. Bütün bu hizmetler aynı tempoda ya da daha da hızlanarak devam etmezse insanların memnuniyeti memnuniyetsizliğe dönebilir. Yani açık söylemek gerekirse seçmen artık çantada keklik değil. Her seçimde Recep Tayyip Erdoğan’ın hatırı için Ak Parti’ye oy veren seçmen bu sefer aynı çoğunluk ve etki ile sandığa gitmeyebilir ve kolaylıkla iktidar partisine oy vermeyebilir. Bence herkes bu gerçeği görmeli ve buna göre ayağını denk almalı!

Aynı gerçekten yola çıkarak bir hatırlatma daha yapmamız yerinde olur sanırım:

Geçmişteki seçimlerde Ak Parti listeleri çok iyi olmasa bile Şanlıurfa seçmeni büyük bir çoğunlukla oyunu yine iktidar partisinden yana kullanıyordu. Bunda partinin lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın kişiliği, söylemleri, Şanlıurfa’ya olan ilgisi ve sevgisi rol oynuyordu. Yani açık söylemek gerekirse milletvekili, teşkilat ve belediyedeki isimler partiyi ve lideri değil, lider onları taşıyordu uzun süredir. Şimdi 14 Mayıs seçimlerinde bu tamamen böyle olmayabilir. Bu bakımdan Ak Parti’nin milletvekili aday listesi çok ama çok önem taşıyor. Kim olursa olsun millet yine de Tayyip Erdoğan’a oyunu verir kolaycılığı bu kez çok baş ağrıtabilir ve iktidar partisi adına hayal kırıklıkları yaşatabilir.

Mevcut durum ve isimlere göre Şanlıurfa’da Ak Parti’nin liderliğini, abiliğini yapacak tek isim var. O da Kasım Gülpınar. Merkez, Siverek, Hilvan ve Ceylanpınar olmak üzere bütün seçim bölgelerinde tanınan, bilinen, güvenilen ve sevilen bir isim Gülpınar. Babası rahmetli Cenap Gülpınar’ın dönemini de sayarsak yaklaşık 20 yıla yakın bir süredir çizgisinde hiçbir sapma olmadan iktidar partisine hizmet ediyor kendisi, ailesi ve sevenleri. Hem ciddi bir oy potansiyeli var hem de ciddi bir oy potansiyelini harekete geçirebilme imkân ve özelliklerine sahip. Daha önemli bir gözlemimi de paylaşmak isterim Kasım Gülpınar ile ilgili. Ak Parti deprem sonrası Şanlıurfa ve Adıyaman’ı yeniden kazanmak ya da kaybetmemek istiyorsa mutlaka Kasım Gülpınar’ı bölgesel anlamda bir lider, bir abi, bir kanaat önderi pozisyonunda sahaya sürmeli, bütün potansiyelini her anlamda değerlendirmeli ve seçmene “en güvenilir ismi bölgenin abisi, lideri olarak görüyoruz ve ona bu sorumluluğu veriyoruz” demelidir.   

Ak Parti’nin Şanlıurfa merkezini ve kadın seçmenlerini dikkate alarak sahada tutması gereken bir başka isim Gülender Açanal’dır. Gülender Hanım mütevazı, gayretli, samimi profili ile oldukça başarılı bir milletvekilliği örneği sergilemiştir. Ailesi, çevresi, kuruluşundan itibaren Ak Parti saflarındaki hizmetleri, teşkilatı çok iyi tanıyor olması, özellikle eşraf seçmenler ve kadın seçmenler üzerindeki etkisi de artılarıdır.

Elbette başka isimler de bulunabilir. Yeter ki yük olan değil yük alan isimler olsun. Çünkü bu seçimlerde iktidar partisinin yük alan, oy alabilecek, katma değer oluşturabilecek, sürece ekstra katkı sunabilecek isimlere ihtiyacı var. Bu ihtiyaç ve gerçek gözden kaçırılırsa hiç umulmayan bir sonuçla yüzleşmek durumunda kalınır diye düşünüyorum.

İktidar partisi 2015 seçimlerinde olduğu gibi Şanlıurfa için yanlış bir lider ve liste başı tercihi yaparsa o seçimlerde aldığı başarısız sonuç tekrar önüne çıkar. Şanlıurfa merkezini kuşatabilecek, diğer ilçelerden en az beşinden önemli miktarda oy alabilecek bir isim olmazsa Ak Parti’nin kalesi depremde zarar gören Gaziantep kalesi gibi, yıkılan Adıyaman gibi zarar görür pek çok yerden yıkılabilir. Ben Şanlıurfa böyle bir sonuçtan zararlı çıkar endişesi ile yazıyorum bunları…   

Kasım Gülpınar ve Gülender Açanal isimleri üzerinden ayakları yere basan ve gerçeklerin görülmesine katkısı olabilecek bir değerlendirme yaptım. Sorumluluk bu gerçekleri görmek ve buna göre bir liste yapmakla görevli olanlardadır. Bizden söylemesi…

Harran Üniversitesi’nde Neler Oluyor?

Aylardır rektörsüz olan ve rektör ataması bir türlü yapılamayan Harran Üniversitesi her anlamda karmaşık ve zor günler yaşıyor. Benim edindiğim bilgiye göre Şanlıurfa Ak Parti vekillerinden iki ya da üçünün sebep oluğu bu durum bu güzide kurumumuza zarar veriyor. Yazıktır bu memlekete. Üniversitemizi geleceğe taşıyabilecek, sorunlarını çözebilecek, çağdaş bir bilim yuvası olarak başarılı kılabilecek bir isim bulunamıyor ve rektör olarak atanması sağlanamıyorsa vay halimize. Bunu başaramayan iktidarın da, vekillerin de sorumluların da vay haline!

Harran Üniversitesi demişken bir de olumlu ve başarılı bir isimden bahsederek yazımı tamamlamak istiyorum. Bu isim Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Başhekimi Doç. Dr. İdris Kırhan. Daha önce Eyyubiye Devlet Hastanesinde başhekimlik yapan İdris Kırhan Hoca üniversite hastanesine başhekim olduktan sonra da kısa zamanda önemli adımlar attı ve oldukça başarılı bir performans ortaya koydu. Hastanenin tedarikçilere olan borçlarının önemli bir kısmını ödemeyi başaran Başhekim Kırhan hekimlerin döner sermaye ödemelerini de kısa sürede yaparak hizmet kalitesinin artmasına önemli katkılar sunmuş. Pek çok projeyi hayata geçirmenin eşiğinde olan Başhekim Doç. Dr. İdris Kırhan’ı olumlu bir örnek olarak sizinle de paylaşmak istedim.